Son günlerde A Milli Kadın Basketbol Takımı, nam-ı diğer Potanın Perileri'nin hem sevinçli, hem de duygusal anlarına ortak olduk. Potanın Perileri, geçtiğimiz günlerde Çek Cumhuriyeti'nin evsahipliğinde düzenlenen Kadınlar Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda yarı finale yükselerek ülkemize büyük bir gurur yaşattı. THY'nin geçtiğimiz Babalar Günü'nde takıma özel hazırladığı sürpriz video karşısındaki halleriyle de hepimizi ağlattılar. Çeyrek finale yükseldikleri ilk üç maçta, üç galibiyetlerine bizzat tanık olan biri olarak bu takım için söylenecek tek söz var: Onlar Türk kadın basketbolunu iyi bir yere kesinlikle getirecekler. Özellikle Işıl Alben ve Kuanitra Hollingsvorth'u tutabilmek gerçekten mümkün değil. Hem savunmada, hem de hücumdaki sert ve etkili oyunları muhteşem.
Maç sonrası Milli Takım baş antrenörü Ekrem Memnun'a kadın basketbol takımı yönetmekle erkek takımı yönetmenin farklarını sordum. Cevabı şöyle oldu: "Kadınlar daha duygusal ve kırılganlar; erkeklerde kırılganlık, duygusallık yok. Onun dışında erkeklerin atletizmi daha iyi, daha çabuk hareket ediyorlar. Kadınları iyi dinlemek gerekiyor, erkeklerde ise o kadar konuşmaya gerek kalmıyor."
'RAKİP TAKIMIN OYUNCUSUNU HASTANEYE GÖTÜRDÜM'
Hradec Kralove'de takımın galibiyet sevincine ortak olan Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) CEO'su Ömer Onan'a; kadın basketbolunu parlatmak için bundan sonra neler yapmayı planladıklarını sordum. Onan, özellikle sosyal sorumluluk projeleriyle kadın basketbolunu öne çıkartmak istediklerini söyledi. Onan'ın yanında eski basketbolcu arkadaşları Hüseyin Beşok ve Haluk Yıldırım da vardı. Masada, eskiden maçlarda neler yaşadıkları da konuşuldu. Onan, unutamadığı bir anısını şöyle anlattı: "Biz 18 yaşından 34- 35 yaşına kadar hep beraber oynadık; karşı takımlarda oynadık, Milli Takım'da oynadık... Anıdan ziyade şunu söyleyebilirim: Biz en zorlu maçların sonunda bile rakip olduğumuzu unutup sarılırdık. Şimdiki nesilde gerginlikler yaşanıyor, sosyal medyadan birtakım paylaşımlar oluyor. İki takım rekabet eder ama bu sahada kalır. Kazanmak ya da kaybetmekten daha önemli olan bir şey varsa, o da bu bence. Bir kere Hüseyin Beşok, Galatasaray'da oynuyordu, ben de Fenerbahçe'de; hep gergin maçlarda karşı karşıya geliyorduk. Bir gece Hüseyin'in eşi aradı beni; 'Hüseyin'e bir şey oluyor' dedi. Hastaneye götürdük, apandisti patlamış. Sabaha kadar başında bekledim, ertesi gün maça çıktım. Bunlar genç sporculara örnek olmalı. Galatasaray-Fenerbahçe rekabeti her zaman olur ama önemli olan dostluk."
Gerçekten de Onan'ın anlattığı bu anılar, yeni nesil sporculara ders olmalı.